3 Kasım 2017 Cuma

Mezquita Cordoba ( Kurtuba ) Camii

resim alıntıdır

İspanya’nın Cordoba (Kurtuba) şehrinin ortasından geçen Guadalquivir (Vad’il Kebir) ırmağının kenarında 8 yy.daki Arap-Afrika mimari tarzı ve süsleme stilini yansıtan, aynı zamanda Emevilerin de Endülüs topraklarında inşa ettikleri ilk görkemli yapıdır.Asıl ismi La Mezquita Aljama de Cordoba olan ve İspanyolcada Arapça مسجد “Mescit” kelimesinden türemiş Mezquita adıyla bilinir.
I. Abdurrahman tarafından 786′da tarafından temelleri atılan farklı dönemlerde eklemeler yapılarak 10. yüzyılda tam olarak tamamlanıyor. Caminin kare minaresinin kenarları 8.48 m’dir. Uzunluğu 180, genişliği 135 m’dir. Alanı ise 24.300 m²’dir.
Mezquita Endülüs Devleti’nin başşehrinde olması sebebiyle devletin de en görkemli camisiydi.
Camii içerisinde binden fazla sütun olduğu söyleniyor ( ben tamamını sayamadım ).
Camiye girer girmez dikkatimi çeken şeylerden biriside mimari yapısı yüzünden içerisinin sürekli ferah olmasıydı. Gözlerim uzun süre bir klima arasa da sadece bir kaç yerde görebildim ve o büyüklükte bir klimanın bütün bu alanı ferahlatması imkânsız gibi görünüyordu.
Caminin temelini teşkil eden sütunlar ve at nalı kemerlerden oluşan taşıma sistemi sanki bir masal âlemindesiniz hissi veriyor. Kemer sistemi her ne kadar Şam’da cami kemerlerinden esinlenildi dense de Kurtuba’da ise ilk defa üst üste iki kemerli bir yapıya sahip.
Harika hesaplamalarla ve sadelikle sıralanan sütünlar 19 paralel yol, bu doğrultya dik 36 adet yolu dik açıyla kesiyor.
Sütunların çoğu granitten, bazıları da çeşitli taşlardan yapılmıştır ve tuğlalardan ve beyaz taşlardan meydana gelen kemerleri destekliyor. Bu kemerleri hurma ağaçlarına benzemesine bir sebebte aralardaki kırmızı taşlar olsa gerek diye düşünüyorum.
Cami içerisinde flaş ya da üçayağa izin verilmiyor olması iyi bir fotoğraf almama engel teşkil etsede bir kaç defa çekmeye çalıştığımı gören görevlilerin uyarıları ile karşılaşıyorum. Elden bir şey gelmiyor.
Camii tamamlanınca (avlu ile birlikte) 180 m. boyuna, 130 m. enine, yani toplam 23.400 metrekareye ulaşır. Bu sebeple uzun süre tüm İslam âleminin en büyük camii olarak kalmış.
O dönemde caminin 113 avizedeki binlerce kandille aydınlatıldığı, bu kandiller için her yıl takriben 20 ton zeytinyağı alındığı ve camiin kokulandırılması için öd ağacı ve amber kullanıldığı anlatıyor olması dahi ne muhteşem bir zamanmış dedirtmeye yetiyor.

Camiinin mihrabı mihrabı II.Hakem dönemindeki genişletmeler sırasında yapılmış.
Buradaki en göze çarpan özellik diğer camiilerde duvarda açılmış bir mihrab varken burada ayrı bir oda olarak göze çarpıyor.
Mihrabın iç bölümündeki bu odada zemin altıgen biçiminde ve köşeler ki, duvarların üzerine her biri üç boğuma sahip at nalı şeklinde süslemeler yerleştirilmiş.

Fakat asıl önemlisi mihrabın üst kısmındaki kubbenin süslemeleri. Sekizgen bir tavanın istiridye motifleri ile süslenmiş kubbeli tavanı çepeçevre kufi yazılarla işlenmiş.
Mihrabın giriş kemeri üzerindeki süslemelerin mozaikleri ise o zamanki Bizanstan getirilmiş.
13. yuzyılda Kurtuba şehrinin düşmesiyle Camii’nin içine katedral İspanyollar caminin içine bir katedral inşa etmeye başlamışlar. Mihraba paralel pozisyondaki 6 koridor içinde birçok sütun yıkılarak şuandaki haline çevrilmiş.
Ortaya çıkan ilk sonucu gören V.Carlos: “Dünyada bir benzeri bulunmayan bu güzel eseri böylesine tahrip edeceğinizi bilseydim, hiç size izin verir miydim? Sizin yaptığınız bu kilisenin benzeri her yerde bulunabilir.” Demiş rivayete göre.
Gülsüm Sezen - Kurtuba 2012

BEKLEYİŞ

Bekleyiş, bekleyiş, bekleyiş… Kutlu beldelere gitmek için önce kendi içimizde başlar bekleyiş. İmkânların hazır olmasından ziyade manevi bir...